31 Mart yerel seçimlerini geride bırakmış bulunuyoruz. Ekonomik kriz, anti-demokratik faşist uygulamalar ve emekçilere yönelik hak gaspları altında girilen seçimde, burjuva düzen partileri devletin devasa imkânlarıyla yerel seçim çalışmaları yaparken, sosyalist adaylar ve partiler sınırlı olanaklarla yerel seçim sürecini örmüş bulundular. Seçimde burjuva düzen partileri Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ile seçime girmiş kamuoyu gündemini büyük oranda bu iki gerici ittifakın birbirleriyle olan dalaşları meşgul etmiştir.
Cumhur İttifakının özellikle Ankara’da ve İstanbul’da çeyrek asırdır yönettiği kentleri, HDP’nin de desteklediği Millet İttifakına kaybetmesi, bunun yanında yine AKP veya MHP yönetimindeki birçok kentin CHP’ye geçmesi AKP/Erdoğan faşizminin büyük orada elinde bulundurduğu psikolojik üstünlüğü kırmış gözüküyor. Büyük şehirleri kaybetmesinin AKP içindeki çelişkileri derinleştirdiği, A.Gül ve A.Davutoğlu kliğinin AKP ile ayrılıklarını yakın bir sürede somutlaştıracağı da netleşen olgular arasında olup, önümüzdeki dönem AKP içindeki çatlakların daha net şekilde ayyuka çıkacağını gösteriyor. İstanbul ve Ankara gibi büyük bütçelerle yönetilen belediyelerin AKP/Erdoğan faşizminin elinden alınmasının, ekonomik olarak, AKP’nin rant alanlarını daralttığı da bir gerçektir. AKP/Erdoğan faşizminin psikolojik üstünlüğü kaybetmesi olumlu bir yerde dururken, emekçi kitlelerin başka bir gerici ittifaka yönlendirilmesi, yedeklenmesi ülkemiz emek ve demokrasi güçleri açısından olumsuzluk olarak ifade edilmelidir. Bizler açısından Cumhur ve Millet ittifakı arasından yapısal ve esasta bir fark yoktur. Bu iki faşist bloğun ülkemizin temel sorunlarına yaklaşımları esasta aynıyken, ikincil/tali meselelerde farklılıkları bulunmaktadır. İki blok da esas itibariyle faşist burjuva düzen siyasetini temsil etmektedir. Bu gerçeklikle birlikte kurumumuz SMF’nin de dahil olduğu emek, demokrasi ve sosyalizm güçlerinin birçok bölgede birleşik alternatif bir çalışma örmemiş olmasının da emekçilerin faşist düzen partilerine yedeklenmesinde önemli bir rol oynadığını, sürecin emek, demokrasi ve sosyalizm güçleri açısından özeleştirel ele alınması gerektiği apaçık ortadadır.
Yerel seçimin önemle gözlemlendiği yerler arasında Amed ve Van gibi büyükşehirler olmak üzere kayyum keyfiyetiyle yönetilen belediyeler olmuştur. Kürt ulusuna yönelik milli baskının ve tasfiyeci sürecin bir parçası olarak Kuzey Kürdistan’da birçok HDP/DBP belediyesinin kayyumlar marifetiyle AKP/Erdoğan faşizmi tarafından gasp edilmesine karşılık, tüm anti-demokratik keyfi uygulamalara ve siyasi operasyonlara rağmen HDP’nin gasp edilen belediyelerin büyük çoğunluğunu geri kazanması emekçiler ve ezilenler cephesinde bir olumluluğu ifade etmektedir.
Dersim Pratiğimiz Üzerine
Kurumumuz SMF açısından yerel seçim çalışmalarının etkin şekilde yürütüldüğü yer, Dersim olmuştur. Dersim’de (Merkez, Pülümür, Nazmiye, Hozat, Akpazar, Mazgirt, Ovacık) yedi merkezde kurumumuz öncülüğünde Dersim Demokratik Halk Dayanışması adaylarıyla yerel seçimlere girilmiştir. Seçim süresi boyunca binlerce insanla iletişim sağlanmıştır. Yüzlerce Dersimli emekçi DDHD çalışmalarının öznesi olmuş; ev ev, mahalle mahalle, köy köy “Söz, Yetki, Karar Dersim Halkına!” şiarıyla çalışmalar örülmüştür.
Gelinen aşamada Dersim Merkez belediyesi kurumumuz öncülüğünde kazanılmış, iki dönemdir kazandığımız Mazgirt, bir dönem kazandığımız Ovacık ilçeleri faşist düzen partilerine kaybedilmiştir. Mazgirt’in AKP’ye, Ovacık’ın CHP’ye geçmesinde esas sorun ve sorumlu kurumumuzdur. Mazgirt’te ve Ovacık’ta örgütsel yetmezliklerimiz ve faşist baskı sürecinin dayattığı dağınıklıktan kaynaklı örgütsel çalışmalarımız istediğimiz düzeyde vücut bulmamıştır. Mazgirt’te örgütsel yaklaşım ve çalışmalarımızdaki eksikliklerimizden kaynaklı Mazgirt halkı tarafından kurumumuza iki dönemdir verilen destek halk tarafından geri çekilmiştir. Ovacık’ta ise yukarıda belirttiğimiz üzere esasta kurumumuzun örgütlenme çalışmalarına ağırlık vermemesinin Ovacık’ın faşist düzen temsilcilerine geçmesinde etkili olmakla birlikte, Ovacık’ta ve Hozat’ta kurumumuza yönelik örtülü, kapalı kapılar ardında yürütülen geniş bir ittifakın çalışması da etkili olmuştur.
AKP/Erdoğan iktidarının ve onun kaymakamlarının, valisinin, askeri yetkililerinin uzunca süredir ‘Ovacık’ta doğdu, Ovacık’ta boğacağız’ argümanıyla kurumumuz SMF ve Ovacık yerel yönetim pratiğimizi boşa düşürmeye yönelik yaptığı çalışmalar tarafımızdan bilinmekteydi. Nitekim asker oylarının büyük çoğunluğunun sistemli bir şekilde faşist düzen partileri CHP ve AKP’ye verilmesi bunu doğrulamıştır. Ovacık’ta ve Hozat’ta asker oylarının büyük çoğunluğunun AKP’ye ve CHP’ye gittiği açıktır. Bunun yanında HDP Dersim vekili tarafından da seçim sonrası itiraf edildiği üzere batıda cisimleşen açık HDP-CHP ittifakı Dersim’de de gerçekleşmiştir. HDP izlediği burjuva-liberal siyasetle Ovacık’ta ve Hozat’ta kitlesini CHP’ye yönlendirmiş, adeta kurumumuza karşı ‘gizli’ bir ittifak gerçekleştirilmiştir.
Tekrar etmekte fayda görüyoruz ki, özellikle Ovacık’taki ve Mazgirt’teki belediyelerin kaybedilmesinde öz eleştirel yaklaşmamız gerekirken, karşımızda genişçe bir ittifak kurulduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Yine bu kapsamda Hozat’ta belediyeyi kazanma olasılığımız yüksekken, kurumsal eksikliklerimiz ve karşımızda Ovacık benzeri geniş bir ittifakın kurulmasından kaynaklı CHP’ye kaybedilmiştir. Bununla birlikte Dersim’de ilk defa seçime girdiğimiz Nazmiye, Pülümür ve Akpazar’da önemli çalışmalar yürütülmüştür. İlgili üç bölgede çalışmalarımıza geç başlamamızdan kaynaklı istediğimiz sonuçlar alınmasa da esas itibariyle oldukça kapsamlı ve verimli bir çalışma yürütülmüştür.
İlçelerde istediğimiz sonucu alamamıza karşı Dersim Belediyesinin kazanılması ülkemiz emekçi ve ezilen halkları için önemli bir kazanım olarak not edilmelidir. Kayyumun elinden alınarak halka geri iade edilen Dersim belediyesi, faşizme bu vesileyle cevap olmuştur. Dersim iradesi demokrasi güçlerini tercih ederek, safını belirlemiştir. Dersim kazanımı ülke emek, demokrasi ve sosyalizm güçlerinin katkılarına açıktır. Dersim belediyesinin kazanılması sadece SMF’nin hanesine yazılacak bir olumluluktan öte coğrafyamız sosyalizm güçleri açısından bir fırsattır. Bu fırsat sosyalistler açısından iyi değerlendirilmelidir. Seçimlere, parlamentoya, belediyelere yönelik yaklaşımımızı defalarca önceki açıklamalarımızda ifade etmiştik. Burada uzun uzadıya tekrar etmek bu açıklamanın kapsamını aşacaktır. Bu vesileyle tekrar belirtmek isteriz: Muhakkak ki bir belediyenin toplumsal mücadelenin esasını oluşturması beklenemez. Yine bir belediyeye hak ettiğinden, siyasetteki gerçekliği ve etkisinden daha fazla önem verilemez; bu gerçeklikten fazla beklenti içinde olunamaz. Bir belediyenin ya da birkaç belediyenin sınıf mücadelesinde tek başına belirleyici bir rol oynayacağı iddia edilemez. Yerel yönetim çalışmalarımız sınıf mücadelesinin bir parçası olarak, bu mücadeleye katkı sunacaktır. Ve sınıf mücadelesinin birçok alandaki başarısı ile yerel yönetim alanındaki çalışmalarımız anlamlı bir bütünlük sağlayacaktır. Bu nedenledir ki işçi sınıfı ve emekçi halkların her kazanımına sahip çıkmak sınıf devrimcileri açısından bir görev kabul edilmelidir. Bu anlamda Dersim kazanımını ilerletmek, geliştirmek ve korumak sadece SMF’nin değil tüm sosyalist birey ve örgütlenmeler tarafından görev olarak ele alınmalıdır.
Mut Çalışmamız Üzerine
Mersin’in Mut ilçesinde kurumumuz öncülüğünde Mut Demokratik Halk Dayanışması mütevazı ve umut verici bir çalışma örmüştür. Mut Demokratik Halk Dayanışması’yla kurumumuz SMF sınırlı imkânlarla oldukça nitelikli ve kapsamlı çalışmalar yapmış, çalışmalarımızın karşılığı seçim sonuçlarına yansımasa da Mut emekçileri arasında büyük yankı ve ilgi uyandırmıştır. Bu vesileyle Mut Demokratik Halk Dayanışmasını SMF olarak selamlıyor destek, ilgi ve güvenleri için Mut emekçilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Mut çalışması Devrimci-Halkçı Yerel Yönetim Programının bir bölgeyle-yerelle sınırlı olmadığını göstermiştir. Yine ifade etmek isteriz ki Mut dışında farklı bölgelerden kurumumuza Devrimci-Halkçı Yerel Yönetimler Programının yerellerine uygulanması için başvurular yapılmıştır. Önümüzdeki dönem Dersim’de açığa çıkan pratikle ülkenin birçok yerinde bu çalışmaları daha programlı ve örgütlü şekilde hayata geçirmeye çalışacağız.
İttifaklar Konusunda SMF Üzerine Düşen Sorumluluğu Yerine Getirmiştir
SMF olarak, yerel seçim süreci boyunca ittifaklar konusundaki yaklaşımımızı, anlayışımızı, yürüttüğümüz ittifak görüşme ve tartışmalarını muğlâklığa yer bırakmayacak şekilde kamuoyu ile paylaştık. Çalışmalarımız boyunca hiçbir dost kurumu hedef almadık, hakkında karalama ve manipülasyon kampanyalarına girişmedik. Tüm iyi niyetli, soğukkanlı, dostça duruşumuza rağmen HDP ve diğer devrimci demokratik yapılardan yeterli özveriyi göremedik. Seçim öncesi yaptığımız tüm sakinleştirmeye yönelik yapıcı çağrılara rağmen HDP cephesinden bu çağrılara kurumsal bir cevap bulamadık. Başlangıçta birkaç sosyal medya kullanıcısı ve Kürt ulusal hareketine yakın yayınlarda bir kesim yazar tarafından başlatılan karalama kampanyaları, HDP’nin kurumsal ‘suskunluğu’ ile çığırından çıktı. HDP genel merkezi bu linç kampanyalarına karşı kamuoyuna bir açıklama yapmak yerine bazı vekilleri, bazı PM üyeleri, partilileri bu linç kampanyasının parçası oldu. HDP’ye yakın medya kuruluşları devrimci-demokratik basın kültürünü yakışmayacak şekilde SMF’ye ağır bir sansür uyguladı. Gerilimci ve kışkırtıcı dilin merkezi haline gelen Avrupa merkezli Yeni Özgür Politika Gazetesi yalan ve manipülasyonun sözcüsü oldu. SMF’nin Dersim’deki yapıcı siyasetine karşılık HDP/’Devrimci’ Güçbirliği gerilim siyasetine sarıldı.
Seçim süresince ve sonrasında HDP’nin Dersim’de görevli vekillerinin ayrıştırıcı ve kışkırtıcı diline karşılık kurumumuzun yapıcı duruşu istenmeyen olumsuzlukların önüne geçti. Buna rağmen seçim sonuçları netleştiği andan itibaren, HDP Dersim vekili Alican Önlü, Eşbaşkanı Pervin Buldan ve parti sözcüsü Saruhan Oluç tarafından yapılan imalı ve kurumumuzu zan altında bırakan açıklamalar dostluk hukukunu hiçe saymış, dost kurumlar arasındaki farklılıkları ayrışmanın bir parçası haline getirmiştir. CHP seçilmişlerine tebrik yarışına giren HDP temsilcileri, söz konusu SMF ve Dersim olunca dost hukukunu çiğneyen söylemlere sarılmıştır. Bu açık ki dost hukukuna aykırıdır ve yine açık ki HDP tüm iyi niyetli, yapıcı yaklaşımlarımıza karşı bu hukuku çiğnemiştir. HDP ile yaptığımız görüşmeler tarafımızca kamuoyuyla paylaşılmasına rağmen HDP cephesinden aynı şeffaflıkta, dostane bir açıklama yapılmamıştır. Aksine HDP ortak hareket etme alanlarını daraltan, dayatmacı-üstenci, birleşik mücadele kültürünü zedeleyen, ittifak hukukunu çiğneyen bir pratik hat izlemiştir.
Belirtmek istediğimiz ve seçim süresince hedef haline getirilen bir konuya da açıklama getirmek istiyoruz: SMF iradesi ile seçilmiş vekil, belediye başkanı vs. yoldaşlarımız sadece ve sadece SMF hukukuna tabidir. Bazı ana akım yayın organlarına dahi konu olan ve HDP’nin bazı eski vekilleri, yazarları, üyeleri tarafından gündeme taşınan, 24 Haziran genel seçimlerinde yaptığımız ittifakla seçilen İstanbul vekilimiz Dilşat Canbaz hakkında organize ve sistemli şekilde yapılan linç kampanyasını ve nefret söylemini kabul etmiyor ve bu linç kültürünü/nefret dilini mahkûm ediyoruz. Vekillerimizin SMF çalışmalarını yürütmeleri doğaldır. Bunu HDP’nin yetkili kurulları da asgari siyasetle uğraşan herkes de bilmektedir/bilmelidir. Parlamento çalışmasının ittifaktaki karşılığı 7 Haziran 2015 öncesi HDP’nin yetkili kurullarıyla tartışılmış ve netleştirilmiştir. Dün, bugün ve yarın kurumumuz görevlendirmesiyle parlamentoda, belediyede veya başka bir alanda çalışma yürüten vekillerimizin, belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin ve danışmanlarımızın bağlı oldukları tek hukuk SMF programının ve tüzüğünün gösterdiği hukuktur. Bu, böyle bilinmeli ve bilince çıkarılmalıdır.
Faşizmin emek ve demokrasi güçleri üzerine geldiği böylesi tasfiyeci bir süreçte dost kurumlar arasında oluşan bu gerginlik arzu ettiğimiz bir şey değildir. Dost kurumların ayrışmasından kaynaklı emekçi halkımızın böyle bir ikileme sürüklenmesini istemezdik. Halkımıza tekrar ifade etmek isteriz ki ittifaklar konusunda SMF üzerine düşen sorumluluğu, sabır ve kararlılıkla yerine getirmiştir, getirecektir. Ancak ortaya çıkan tabloda kurumumuzun, üyelerimizin, seçilmişlerimizin, adaylarımızın sistemli bir linç ve sansür furyasına maruz kaldığı görülmelidir. İttifak görüşmelerine kırmızı çizgileriyle gelen HDP tarafından kamuoyuna yönelik bir özeleştiri verilmesinin zorunlu hale geldiğini düşünmekteyiz ve bunu beklemekteyiz.
Dersim’de Harlanan Ateş, Sınıf Mücadelesinin Alevidir
Kimilerinin küçümsediği ve yadsıyarak ele aldığı Dersim kazanımı coğrafya emekçi halklarının tarihsel mücadelesinin günceldeki mütevazı yansımasıdır. Dersimde açığa çıkarılan pozitif durum sınıfsal arka planından koparılarak ele alınamaz. Tarihsel arka planı, egemenlere karşı konumlanışı, kültürel ve siyasal pozisyonu ve kendi içerisinde barındırdığı dinamikler, sınıf siyasetiyle kurduğu diyalog aktüel süreçte rengini veren hususlar arasındadır. Dolayısıyla açığa çıkarılan bu sonuç, politik bir muhtevaya sahip olup, Dersimlilerin politik tercihine yansımıştır. Devrimci halkçı yerel yönetim perspektifi, gelinen aşamada Dersim’de vücut bulmuştur. Burjuva gerici egemenliğin yönetim ve üretim modeline karşı, alternatif üretim ve yönetimi esas alan programımız hiç kuşkusuz üzerine düşen sorumluluğun bilincindedir. Bu bilinç faşizme karşı amansız mücadeleyi ve alternatif yerel yönetim programını hayata geçirmeyi rehber edinmiştir.
Soluksuz bir biçimde süregiden azgın faşist tahakküm, işçi sınıfı ve emekçilerin siyasal başkaldırısını ortadan kaldıramamıştır. Ezilenlerin egemenlere karşı yürüttüğü mücadele tek bir mekan ve alanla sınırlı değildir. Yer edindikleri her alan bizler cephesinden onların ifşa edilerek tarihin çöplüğüne atılması gerekliliğini koşullar. Federasyonumuz bu paradigmayı ilke edinerek hareket eder. Coğrafya halkları alternatifsiz değildir, Federasyonumuzun dalgalandırdığı bayrak bu büyük sorumluluğu kuşanmıştır. Düşümüz gerçekçi ve somuttur. Devrim mücadelesi andadır, andaki kazanımlar büyük kazanımlara gebedir.
Coğrafya işçi ve emekçilerine açık net çağrımızdır. Kendi kaderinizi ellerinize almak, eşit, adil ve özgür bir dünyada yaşamak için bilincinizi devrimin kor ateşiyle biçimlendirin. Ancak böyle karanlıklar aydınlığa çevrilebilir. Dersim’de harlanan ateşi yangına çevirin ve diğer demokratik kazanımları sahiplenin.
Söz, Yetki, Karar Halka!
SOSYALİST MECLİSLER FEDERASYONU
29 Nisan 2019